Bu Blogda Ara

Sayfalar

24 Mayıs 2017 Çarşamba

Helsinki / Tallinn Gezi Notları- 1

Herkese Merhaba,
Beni instegramda takip edenler görmüştür, 26 Nisan - 1 Mayıs tarihleri arasında eşimin kongresi için Helsinki'deydik. Günübirliğine de Tallinn'i görme fırsatı bulduk. Size tarih akışıyla nasıl bir yolculuk oldu, neler yaptık bölüm bölüm anlatmak daha güzel olur diye düşündüm. Size şuradaki yazımda anlattığım planlarımın bir kısmı gerçekleşmese de memnun kaldığım seyahatten izlenimlerimi anlatmaya başlayayım..

26 Nisan 2017 Perşembe
Yolculuk öncesi 1 hafta kala beraber konaklayacağımız arkadaşlarımız vize problemi nedeniyle gelmekten vazgeçince biraz buruk ama yine de heyecan içinde sabaha karşı 4'de Atatürk Havaalanı'na doğru yola koyulduk. Eşimin memur olması nedeniyle çıkış işlemlerimizin uzayacağını düşünerek sabah 8 uçağına bu kadar erken çıkmıştık. İşlemlerimiz 1 saatte tamamlanınca bize çok fazla zaman kaldı. Dutyfree'de gezip, kahve içip, telefonla oyna derken vakit geçti ve THY'den uçağımızın kalkış zamanı geldi. 3,5 saatlik yolculuğumuz boyunca kahvaltı ettik, film seyrettik. (Ben Passengers filmi ile sevdiğim dizilerden Rizzoli & Isles'ı seyrettim.) Saat 12'ye doğru Helsinki havaalanına beklemeden iniş yaptık. Havaalanındaki THY satış görevlisi yarı Fin, yarı Türk bir bayandan kalacağımız Apart Otel'in adresine nasıl ulaşabileceğimizi öğrendik. Öğle saati geldiği için havaalanının içinde gördüğümüz Burger King'de wooper menü (Eur 7,5) yedik.
Trene binmek için biletimizi bilet otomatından biraz yardımla aldık (Daha önce Eur 5,5 olan bilet Eur 5'ya inmiş.) Trenlerin hepsi şehir merkezine gidiyormuş.
Merkez istasyonda indiğimizde karla karışık yağmur vardı ve elimizde valizleri çekerek eşimin not ettiği adrese sora sora 15-20 dakikada vardık. Fakat geldiğimiz adresin ne kapısı açıktı, ne de bizi bekleyen vardı. Sadece bizim tuttuğumuz apartın tabelasını apartmanın önene yerleştirmişler! Eşim heyecan yaptı, yoldan geçen bir delikanlıdan internetimiz olmadığı için yardım istedik. Bizim adımıza dairenin sahibine bu adreste beklediğimizi anlatan bir mail attık. Aramızda ne yapacağımızı tartışırken yakındaki bir oteli gördüm, oraya gidip internetlerini kullanalım dedim. Kendimize ısınmak için birer kahve söyleyip WhatsApp'tan eşim apartın sahibini aradı. Afrika kökenli biriyle konuşmaya çalıştı, anlaşamadım diye söylendi. Adam anlamış ki daha sonra tekrar kendisi aradı, otelde beklediğimizi söyledik. 5-10 dakika sonra konuştuğu kişi geldi, bize eşimin aldığı adresin ofis adresi olduğunu, apartmanın ise bizim geldiğimiz istasyona çok yakın olduğunu ve o adresin de booking.com'da kayıtlı olduğunu söyledi. Bizi almak için arabayla gelmiş, çok sıcakkanlı biriydi. Adı Oosman'mış, Gambiya'lıymış. Antalya'da bulunmuş, 12 yıldır Helsinki'de abisi ile birlikte kalıyormuş. Bize apartmana girişi gösterdi, şifrelerle pek çok kapıdan geçiliyor, iç avlusu bu şekilde..
Daire bizim için temiz ve düzenliydi; mutfağı, banyosunda herşey vardı. Oosman  bize çöpün nereye atılacağına kadar herşeyi anlattı, anahtarı giderken nereye bırakacağımızı da. Biz de ona küçük bir paket helva hediye ettik. Eve yerleşince eşim de rahatladı, biraz dinlendik. Saat 5'e doğru limana yakın olan Old Market denilen yere gittik. Tarihi küçük bir kapalıçarşı burası. Dışını instegram sayfamda bulabilirsiniz. İçi de aşağıdaki gibi. Geyik konserveleri, her türlü et, meyve, sebze bulmak mümkün. İçinde mini cafeler de vardı ama nedense erken kapanmış, 6'da tamamen kapanıyormuş.
Akşam için somonda karar kıldık, salata yapmak için bir manava uğradık. Meğer manav Konyalıymış, hemen karşısındaki stanttaki şarküterideki bayanlar da Türk'tü. Fiyatların Türkiye'ye göre pahalı olduğunu deneyimleyip buna kendimizi alıştırmamız gerektiğinin idrakiyle biraz market alışverişi yapmamız gerektiğini düşünerek yakınlardaki tarihi 1920'ye dayanan en eski avm'lerden biri olan Stockmann'a gidip alt katındaki büyük grosmarketinden alacaklarımızı alıp eve döndük.
Eve 6:30 gibi geldikten sonra yemeğimizi (mercimek çorba ve balık) yapıp yedik. Şehrin temiz havası nedeniyle çok yorgun değildik, biraz televizyon seyrettim. Hava burada 9:30'dan sonra kararıyor. Ben de 11'e doğru yattım.
Devamı gelecek..
Sevgiler. 

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Bana Yazın